Tatile üç gün kalmıştı, babamla bir türlü film izleyemedik. İkimizde unuttuk.
Okul’a gittiğimde en yakın arkadaşım Jack’i kapıda beklemeye başladım. Merdivenlere oturdum ve çantamı önüme alarak sarıldım. “Ahhh, nerde kaldın Jack… neredeyse ders başlayacak…”
Okula abimle birlikte gelmiştik ama o beni görmezden geldiği için hemen içeriye geçmişti. Bu canımı çok sıkmıştı ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Sonunda ileriden gelen Jack’i gördüm. Gülümseyerek ayağa kalktım ve tokalaştık. “Sonunda ya, nerede kaldın?”
“Geç uyandım, kusura bakma.” Abisi saçlarımı karıştırıp bana nasıl olduğumu sordu. Ona iyi olduğumu söylediğimde bizimle ilerlemeye başladı.
Abimle yaşıtlardı. Jack’i ve abisini hep kıskanırım, bende abimle öyle olmak istediğimdendi. Jack’in abisi çok havalıydı, dövüşmeyi biliyordu ve her hafta yüzünde bir morluk vardı. Kardeşini sürekli koruyordu.
Abisiyle yollarımız ayrıldı ve sınıflara geçtik. İlk dersim, sorusunu zar zor yaptığım öğretmenleydi. Geçen gün soramamıştım çünkü onunla dersimiz yoktu. Hemen ödevimi çıkardım, herkesinkini kontrol etti. Birkaç kişi ve Jack yapmamıştı ödevlerini.
“Sana bize gel beraber yapalım diyorum gelmiyorsun. Ders notların kırılıyor.”
“Unutuyorum, okuldan sonra abimle dışarıya çıkmıştık.” Tekrar kıskanarak bir şey demedim.
Öğretmen sorusu olup olmayanı sordu. Elimi kaldırarak hangi soruyu yapamadığımı söyledim ve tahta da anlatmaya başladı. Pür dikkat dinledim.
Hoca anlattıktan sonra birkaç defa tekrarladım kendi kendime. Neyse ki en sonunda anlamıştım.
“Hişşt, Aidan!” Jack’e döndüm. “Okul çıkışında bizim çocuklarla oyun salonuna gideceğiz, sende gel.” Emin olamadım, ders çalışmam lazımdı.
“Bilmiyorum…”
“Ahhh, hadi ama! Sürekli ders çalışmaktan mal olacaksın!” Diğer iki arkadaşımız bize döndü, onlara bakıp arkadaki arkadaşıma baktım. Hepsi beni ikna etmeye çalıştı.
Komik görünüyorlardı, gülümsedim. “Hem üç gün sonra bahar tatili var, burada olmayacaksın tatile gidiyorsun. Tatilden önce vakit geçirelim.”
“İyi, iyi tamam.” Hepsi bir anda heyecanlandı ve arkamdaki arkadaşım omuzlarımdan tutup beni salladı. Güldüm.
Öğretmen bize kızdı ve hemen sessizleştik.
Derslerde iyi olduğum kadar oyunlardada çok iyiydim. Arkadaşlarım bu yüzden beni sürekli çağırıyorlardı, hem onları taşımam için hemde eğlenceli olduğu için.
Okulda çoğu kişi beni sever ve tanırdı. Bazıları ders anlatmamı isterlerdi, bazıları ise yapamadıkları ödevlerini yapmamı isterlerdi. Sürekli bunlar için para teklif ederlerdi ama ben asla kabul etmem. Paraya ihtiyacım yoktu, hem ayrıca ben bunu sevdiğimden yapıyordum.
Para almayıp yaptığım için beni daha da seviyorlardı.
Sonunda okul bitmişti. Jack abisiyle vedalaştı ve hepimiz oyun salonuna yürümeye başladık. Abime, eve gidince babama arkadaşlarımla oyun salonuna gittiğimi söylemesini istedim. O da kabul etti ve hiçbir şey demeden gitti.
“Aidan resmen bahar tatiline gidiyor, biz ise burada sıkıntıdan öleceğiz.”
“Oyun salonundan çıkmazsınız işte, sizin tek eğlenceniz o.”
“Senin tek eğlencen inekler gibi ders çalışmak.” Güldüm. “Hayır, sadece o değil tabii ki!”
Arkadaş grubunla ve özellikle Jack ile yollarımız hiçbir zaman ayrılmasın istiyorum. Birbirimize söz vermiştik.
“Tatilden dönünce her şeyi anlat tamam mı? Neler yaptığını, neleri gezdiğini… Hatta resim falanda çekin bir sürü.”
“Tamammm.”
Oyun salonuna geldik. Defalarca kez onları yenmiştim, birde takım oyunlarında hepsini taşımıştım.
Aiden aynı lisedeki ben gibi. Ağlıyorum 😞
Aidan çok masum çok tatlı